Her gün dolu ama boş mu?
Ajandan dolu, yapılacaklar listesi kabarık.
Ama içten içe bir huzursuzluk var.
Yoruluyorsun ama tatmin olmuyorsun.
Sence de gerçekten mi yoğunsun, belkide sadece kaçıyorsun.
Günümüzde birçok insan bu farkı ayırt edemiyor.
Meşgul olmak, bazen hissetmemek için kullandığımız bir kaçış biçimi.
1. Meşguliyet neden rahatlatıcıdır?
Zihinsel olarak dolu olduğumuzda duygularımıza yer kalmaz.
Üzüntü, kaygı, yalnızlık ya da suçluluk gibi hisleri bastırmanın en işlevsel yolu: kendimizi sürekli oyalamaktır.
Meşguliyet, duygusal sessizliğin üzerini gürültüyle örtmenin bir yoludur.
2. Yoğunluk ne zaman kaçışa dönüşür?
- Her “boş vakitte” kaygı artıyorsa
- Durdun mu huzursuz oluyorsan
- Dinlenme fikri seni geriyorsa
- Sessiz kaldığında düşünmek istemiyorsan
O zaman sormalısın:
Gerçekten yoğun musun, yoksa kaçıyor musun?
3. Kaçışın nedenleri: Görmezden gelinen iç ses
Kaçış, çoğu zaman fark edilmeden gelişir.
Geçmişten gelen duygular, çözülememiş meseleler ya da belirsizlikle baş edememe; kişiyi sürekli eylemde kalmaya zorlar.
Bu kaçış bilinçsizdir ama bedeli bilinçli yaşanır: tükenmişlik, boşluk duygusu, huzursuzluk…
4. Gerçek yoğunluk üretkenlik getirir
Yoğun çalışan biri, üretir, ilerler, dönüşür.
Kaçan biri ise yorulur ama yerinde sayar.
İşte bu farkı anlamak, yön değiştirebilmek için şarttır.
Yorulmak tek başına anlam ifade etmez. Ne için yorulduğun önemlidir.

5. Kaçıştan dengeye geçmek için 5 adım
- Günlük boşluklar planla: Düşünmeye alan bırak.
- Her işin “neden”ini sorgula: Amaçsız eylem kaçışa işarettir.
- Duygularını takip et: Meşguliyetten kaçınca ne hissediyorsun?
- Durdurmadan dinle: Sessizlik sana ne söylüyor?
- Üretimle oyalamayı ayırt et: Bir iş seni besliyor mu, sadece meşgul mü ediyor?
Sonuç: Sessiz kaldığında ne duyuyorsan, orası senin asıl gündemindir
Gerçekten yoğun musun, yoksa durduğunda yüzleşeceğin şeylerden mi kaçıyorsun?
Hayat sadece koşmakla değil, durup bakmakla da ilerler.
Ve bazen en doğru adım, hiçbir şey yapmadan düşünmektir.





